bugün

entry'ler (367)

ekşi sözlük yazarı

okuryazar'dir.

en güzel kız sabah uyandığında güzel olandır

"ben güzele güzel demem, güzel benim olmayinca." sabah yaninizda uyaniyorsa sizindir. ondan güzel gelir.*

evlenmek için en ideal yaş

ideal yasmis yok öyle bi yas. sanki 26 yasina bastigin gün sokaga adimini attiginda karsina cikan ilk erkegi/kadini nikahina alacaksin? bu nedir ya... sözlükte bile psikolojik baski yapilmaya mi baslandi nedir?

anneee?? yoksa burda da mi??

pesinedit: bak hala!!!

avrupa sıkıntıdayken türkiyenin yüzde 7 5 büyümesi

akil sir ermeyen büyümedir.

- ekonomide, enerjide ve daha pek cok alanda disa bagimli bir hayat sürmekteysek
- ve hatta üretebilecegimiz mahsüllere bile kota konulup, bunlar diger ülkelerden aliniyorsa. ciftcinin ürettigi tarlada/depolarda cürütülüyorsa
- insanimiz üretmek yerine, tüketime endeksli hale geliyorsa/getiriliyorsa (sehirlerde mantar gibi biten alisveris merkezleri ve sirf sehrin ekonomisi gelissin diye ardarda acilan günümüz üniversiteleri...)
- bir üniversite ögrencisi ortalama 10.000-14.000 tl borcla mezun oluyorsa (ögrenim + katki kredilerinin geri ödemesi)
- cogu insan en az 20.000-30.000 tl kredi cekerek araba sahibi oluyorsa
- cumhurbaskani maasi ile asgari ücret arasinda daglar kadar fark varsa!

birileri büyümektedir (cepler dolmaktadir) ve fakat türkiye nin büyüdügüne inanmamizi beklemesinler.

tubit ak helal bilim

tersine evrilmekte oldugumuzu gözümüze sokan calismadir. gülsemmi aglasammi bilemedim?! yeni ilac tarifi müthisti ve de bir arastirmacinin artik dayanamayarak "evrile evrile dövcem birakin!" sözleri.*

sözlük yazarlarının tek cümlelik özgeçmişleri

"cyrano de bergerac" dı adı, herşey olayım derken hiçbir şey olamadı...

cumhuriyet

88 yasindaki "genc" ihtiyar... son yillarda cok yara alsa da hala bizimle, hala ayakta olan ve nefes alan! sen bizden güc aliyorsun, biz senden güc aliyoruz! ve her yil oldugu gibi seni yine yalniz birakmadik!!! kutlu olsun dogum günün!!!

sözlük yazarlarının itirafları

itiraf ediyorum hazmedemiyorum.

kücükken boya kalemlerini elime alir, dik tutarak cizikli cizikli, dalgali dalgali boyardim hep. müdehale etmeye kalkan, "bak öyle degil. biraz yan tut, daha düzgün boya" diyen oldumu birak deyip, ayni kararlilikla, ayni sekilde boyamaya devam ederdim. inatciydim ve isime karistirmazdim kimseleri. birinci sinifta normal kolu bacagi olan insan resmi yapan bi ben vardim, diger cin alilerin yaninda.

ne yaparsam yapayim, inandigim icin, istedigim icin yaptim, pesinden gittim isteklerimin hayatim boyunca. hic pisman olmadim. ta ki 1 yil öncesine kadar. yurtdisindaki kariyerimi yakip döndüm, elime gecen firsatlari teptim. bir hic ugruna üstelik...

simdi bu cv ile türkiye sartlarinda is bulamadim bir süre. artik nerdeyse oteldeki keseci ilanlarina bile basvuracaktim. cok iyi derecede ingilizce bilen akademik keseci.. itinayla kese yapilir. hayir keseci olmadim. cv'mi sadelestirip öyle basvuruda bulunmaya basladim is ilanlarina. aradilar. konustuk. sartlari söylediler. güldüm. cünkü saka yapiyor olmaliydilar. ama onlar gülmüyorlardi. ve kabul ettim. cevremdeki herkes 1 yil ara verdikten sonra ise baslamama cok sevindi. ne kadar mutlu olduklarini dile getirdiler. bi ben mutsuzdum nedense. icimde ne firtinalar koptugunu göremiyorlardi disardan.

yenilmis hissediyorum, ilk kez istemedigim bi isi yapmak zorunda birakiyorum kendi kendimi. ve fakat bünyem bunu kaldiramadi. biraz toparlanirim diye basladigim is, mide kramplari ve aksam aglama nöbetleri olarak gösteriyor kendini. sanirim hazimsizliktan.

yeniden boya kalemlerimi elime alip, inatla dik tutup, öylece boyamak istiyorum yine bembeyaz kagidi. kagidin irzina gecmek istiyorum bu sekilde. ve fakat o gücü bulamiyorum kendimde.

utaniyorum kaybetmis olmaktan...

nuh yılmaz

biz yaptik oldu!!!

iste tam da bu zihniyetle gerceklesmis bir olaya, bugün milliyetin sanal sayfalari arasinda gezinirken tanik olmama yol acan, daha önce ismini bile duymadigim, duymamaktan ötürü de hicbir sey kaybetmedigim kisidir.

istanbul lisesi ne, müdürünün iki kez geri cevirmesine (reddetmesine), prosedüre uygun olmamasina ragmen, 181. kadroyla kizini yerlestirmeyi basirmis güzide sahsiyet! okulun almanya ile yaptigi egitim protokolüne göre kontenjan 180 cünkü. ancak bu zeka piriltisi kizimiz her nedense amerikada denkligi olmayan bir okulda egitim gördükten sonra, hicbir sinava tabi tutulmadan ek kontenjanla dannn(!) diye yerlestirilebiliyor, bu sinavla girilmesi en zor 2-3 okuldan biri olan istanbul lisesi ne.

ve anadolu lisesi yönetmeligine göre, ögrencinin yurtidisinda anadolu lisesine denk bir okulda 2 yil okumus olmasi gerekiyor. ancak bu hanim kizimiz abd'de sadece ilkögretim düzeyinde bir okulda okumus velilerin dikkat cektigine göre.

ancak istanbul milli egitim müdürü diyor ki; "cok basarili bir cocuk evraklari tam." baligin bastan koktugu bir kez daha anlasiliyor ve neden müdürün topun agzina konuldugu...

sonra annesi cikiyor ve bir basin aciklamasi yapiyor. elbette cocugunun en iyi okullarda okumasini istiyor ve en sonunda diyorki "kizimiz 18 yasindan kücük bir cocuk, lütfen üzerimize gelmeyin". yani biz yedik bir halt, bunu da size kabul ettirecegiz zaten ve fakat cocugumuza ilismeyin. sosyal medya baski yapiyor cünkü, daha da artmali bu baski bana kalirsa.

cünkü buradaki sorun kizinin bu okula girmek icin yeterli donanima sahip olup olmasi degil!!! sorun, o okula girebilmek icin canini disine takan diger ögrenciler, alninin teriyle girmeye hak kazananlar ve de yedekler! evet yedekler!!! veeee 181. kadroya, abd dönüsü pat diye kaydi yapilan bir ögrenci. asil haksizlik burda. icinize sindirebiliyorsaniz, buyrun sindirin!

http://gundem.milliyet.co....2011/1443729/default.htm

ferhangi şeyler

"Ferhan Şensoy'un 7 Mart 1987'den beri aralıksız oynadığı tek kişilik gösterisi. Gündelik herhangi olayların 'Ferhanca' bir mizah penceresinden değerlendirilmesi."

kendi sitesinde yazan tanim bu.

http://www.ortaoyuncular.com/sezonodetay.asp?id=25

1677. si bu gece Eskisehir'de sahnelenen, artik klasiklesmis bir ferhan sensoy oyunu. yillardir seyretmek istedigim, ancak bu gece firsat bulabildigim, ferhan sensoy un tek kisilik, elestirel oyunu. sikilanlar oldu, hatta uyuyanlari gördüm ne yazik ki. elestirilen yönleri oldu bu oyunun, zaman zaman monotonluk, ferhan sensoy un performansindaki düsüklük (bazen kelimeleri unutmasi, duraksamasi, sesindeki sigaranin verdigi bir catallasma), arka sirada oturanlar icin sesin yeterli olmamasi vs. vs.

ancak gayet yerinde göndermeler yapan, bu kadar yil gecmesine ragmen hala kendini izlettiren, zaman zaman kahkalara bogan, sonunda kendini ayakta alkislattiran ve yaslanmis olsa da üstadin yine harika bir performans ortaya koydugu oyunu. ferhanca elestiriler, politika, günlük yasam, hersey üzerine... en güzeli de seyircileri de elestirmesi saman altindan, biyik altindan gülmesi belki de sonra. dogaclamalar, günlük gazeteleri okudugu bölüm ve sevisme duasi,... *

yarin aksam 27.09.2011 de 1678. oyunu ankara da. benim gibi bu güne kadar kaciranlar icin. ya da tekrar tekrar izlemek isteyenler icin. ama sadece gülmek icin gitmeyin. *

17 ağustos 2011 çukurca pkk saldırısı

8... sekiz ne ki? sadece bir rakam bazilari icin!

ne ilk ne de son... hatta öyleki bir sonraki sehit haberiyle bu sekiz sehidin isimleri, hayatlari, hikayeleri siliklesecek hafizamizdan. hemde sasilacak kadar kise bir süre icinde.

8... sadece bir rakam. genelkurmay'a bas sagligi mesaji göndermek icin bir vesile. o mesajda belirtilmesi gerekli bir rakam. nihayetinde kelle basina bir bas sagligi!?

8... sekiz aslinda yanyana siralanmis 8 tabut aslinda. ve her bir tabutun icinde gencecik bir beden, bir hic ugruna ölen, hayalleri, colugu cocugu olan, yarin icin planlar yapan. her biri ayri bir nefes, ayri bir can!

tek istegim bir kez sadece bir kez roller degissin. öyle ki bu sefer genelkurmay, digerlerine bas sagligi mesaji göndermek zorunda kalsin. bir kere olsun o "bicak kemige dayandi, acimiz büyük, ramazanin bitmesini bekliyoruz" diyenlerin ocagina ates düssün! cigeri pes para etmezlerin yüreginin tam ortasina düssün o ates bir kere. belki o zaman konusmak ama "sadece" konusmak bu kadar kolay olmaz. iste o zaman o 8 rakami gercekten birsey ifade eder birileri icin.

bir kez sadece bir kez kendi ocaklarina ates düssün!!!

tanim: 8 kalbin, 8 nefesin durmasina, ancak beraberinde pek cok canin yanmasina sebep olan saldiridir.

sözlükten nefret etme nedenleri

su iki basligi alt alta okumak yeter de artar bile:

(bkz: bir oğlum daha olsa onu da şehit verirdim)
(bkz: kayısının vajinaya benzemesi)
*

recep tayyip erdoğan

(bkz: seytanin avukati)

turistlerdeki kazıklanma korkusu

yunanistan da 5-10 dakikalik mesafe icin 20 euro taksi parasi ödedikten sonra ve ödedigim para karsiliginda fis almak o esnada aklima bile gelmediginden ve de yunanli arkadaslarin olayi anlattigimda bana aciyan gözlerle üzgün üzgün bakmasindan mütevellit gayet de mantikli olan bir korkudur.

o olaydan sonra anlasilmistir ki turist kaziklayan sadece bizim esnafimiz degildir!

4 haziran bursa biz daha ölmedik zirvesi iki

--spoiler--
* bursa dışından gelen yazarların ellerinin boş gelmemesini önemle rica ederiz.
--spoiler--

disardan gelen yazarlardan beklentilerin giderek arttigi zirve. elimiz bos gelirsek almayacak misiniz yani? bursa'nin girisine barikat mi kuracaksiniz? o degil de zirve öncesi bir bursa turu vardi bize söylenen o noldu? *

eskisehir'in hamamlarindan sifali su getirecegiz siselenmis. dökünürsünüz iste fena mi.. isteyen icebilir de.. *

kalemime sinek kondu

beni, aspasia ile el ele vererek aylar sonra denizle bulusturan yazar. yesil bursa&mavi mudanya cikarmasinin yürütücü gücü.* o da yetmezmis gibi elime tutusturdugu canon'uyla tüm gün gönlümce ilk yari-profesyonel cekimler yapmami, cocuklar gibi eglenmemi saglamistir. bursa'ya vardigimda hos karsilayan, mudanya yollarinda yorulan, ac olmasina ragmen balik tabagini benimle paylasmis arkadas. deniz, citir hamsi, salata, dostluk hepsi bir masada.. daha nolsun. * *

aspasia

bana evinin kapilarini acan ve kalemime sinek kondu ile birlikte harika bir yesil bursa&mavi mudanya gezisi yapmami saglayan yazar. odasinda sira sira kitaplar bulunan, fotografcilikla ilgili bi dergide kendine ait sayfasinda yazilar derleyen, fotografcilik sanatina gönül veren ve bu konuda kendini gelistirmek icin emek harcayan arkadas. farkli islerde calismis, pek cok seyi denemistir. gönlüm onun severek yapacagi bir isi bulmasindan yana..

hareketli, ucan, kacan, ziplayan, bazen kabina sigmayan kisilik. bu sürekli gülümseyen, hayatla kafa bulan yüzün arkasinda ise gizlenenler var, ancak dikkatli baktiginizda görebileceginiz. bazi konularda benzer yasanmisliklara sahibiz. bazen inatci, dedigim dedik söylemleri olsa da asla kötü niyetli oldugunu düsünmedigim arkadas. is&yasama bakis konusunda kendime benzettigim, ancak bazen benden daha cilgin* olarak nitelendirebilecegim, su siralar ayaklarinin azicik yere basmasini da diledigim bursa'daki ev sahibem.

not: cok güzel kasarli omlet yapar! yummyy.. *

4 haziran bursa biz daha ölmedik zirvesi iki

gidis biletim henüz ortada olmasa da acik tarihli dönüs biletimi coktan aldigim zirvedir. nasil oluyor demeyin.*

tokaji

macar şarabıdır. "tokay" şeklinde okunur.

geldiği bölge (bkz: tokaj)

kamil in kardesi

4 haziran bursa zirvesi öncesi, bursa sokaklarinda el ele dolasacagim kisidir. kalemime sinek kondu öyle uygun görmüstür. *